Tüp bebek tedavisi, çiftlerin kendi yumurta ve spermlerini kullanarak bebek sahibi olabilmelerini sağlayan yardımcı üreme tekniklerinden bir tanesidir. Bununla birlikte kadının 40 yaşını geçmesiyle birlikte yumurtalık yetmezliği ve menopoz gibi nedenlerden dolayı tüp bebekle gebelik şansında azalma meydana gelmektedir.
45 yaşında tüp bebek yapılması mümkün olmakla birlikte özellikle 40 yaşından sonra yumurta sayısının ve kalitesinin azalmasıyla birlikte elde edilen embriyolarda kromozom anomalileri olabilmektedir. Bu durumda hem sağlıklı bir gebelik süreci geçirme ve sağlıklı bir bebek sahibi olma ihtimali önemli ölçüde azalmaktadır.
45 yaşında tüp bebekle hamile kalınır mı sorusunun cevabını ve 40 yaşından sonra doğurganlık ve tüp bebek hakkında merak ettiklerinizi bu yazıda okuyabilirsiniz.
45 Yaşında Tüp Bebekle Hamile Kalınır mı?
Yumurtalık rezervi yeterli olan kadınlar 45 yaşında tüp bebek tedavisine başvurabilir ve tedaviden olumlu yanıt alabilir. Tedaviden alınacak sonucu etkileyen en önemli faktör, yumurta kalitesi olacaktır. 30 yaşın altındaki kadınlarda yumurta kalitesi genelde çok iyi düzeyde olsa da yaş ilerledikçe yumurta kalitesi düşmeye başlamakta ve bu da doğurganlığın azalmasına neden olmaktadır.
45 yaş üzerinde döllenen yumurtaların neredeyse tamamı kromozomal anomalilere sahip embriyolar oluşturmaktadır. Embriyoların kromozom anomalilerine sahip olması, sağlıklı bir gebelik elde edilme şansının sıfıra yakın olmasına yol açmaktadır.
Kromozom anomalileri aynı zamanda düşük yapma veya bebeğin Down sendromlu olma ihtimalinin artmasına neden olabilmektedir. Bu nedenle genelde 45 yaş üzeri kadınlara tüp bebek tavsiye edilmemektedir. Bununla birlikte kliniklerin tüp bebek için belirledikleri üst sınır birbirinden farklı olabildiği için tedaviye başvurup başvuramayacağınızı düşünüyorsanız, güvenilir bir tüp bebek kliniğini ziyaret etmelisiniz.
40 Yaşından Sonra Doğurganlık
Tüp bebek tedavisi, kadınlarda 38 yaşına kadar etkinliği yüksek bir tedavi olmakla birlikte bu yaşın üzerinde bebek sahibi olma ihtimalinde hızlı bir düşüş gerçekleşmektedir. Bu nedenle 30’lu yaşlarının sonunda ve 40’lı yaşlarının başlarında olan kadınların tüp bebeğe ek olarak farklı tedavilere başvurmaları gerekebilir.
Yaşın ilerlemesiyle birlikte doğurganlıkta görülen azalmanın en önemli nedeni, yumurtalık rezervinde meydana gelen azalmadır. Normalde kadınlar hayatları boyunca sahip olacakları yumurtalarla birlikte doğarlar. Bu yumurtalardan her ay yüzlercesi yumurtlamak için yarışsa da bunların yalnızca biri başarılı olurken geri kalanları ortadan kaybolur. Bu döngü menopoza kadar devam eder.
Yumurtalık rezervinin azalıp azalmadığı günümüzde yaş, pelvik ultrasonla antral foliküllerin sayılması ve anti-müllerian hormonun (AMH) kan testi ile ölçülmesi ile tespit edilebilmektedir. Doğurganlık üzerinde yumurtalık rezervi dışında faktörler de etkili olmakla birlikte gebelik ihtimalini belirlemede genelde yumurta kalitesi dikkate alınmaktadır. Yumurtaların kalitesi büyük ölçüde kadının yaşına bağlıdır. Yaş ilerledikçe yumurta kalitesi azalmakla birlikte özellikle 30 yaşından itibaren doğurganlıkta sürekli bir düşüş meydana gelir.
Yumurtaların miktarı ise dolaylı olarak AMH ve antral folikül sayısı ile belirlenir. AMH seviyelerinin 1,6 ng/mL’nin altında olmasının, tüp bebekte toplanan yumurta sayısının az olmasına neden olabilmektedir. 0,4 ng/mL’nin altındaki seviyeler ise yumurta miktarındaki düşüşün çok fazla olduğunu göstermekte ve tüp bebek başarısının ciddi anlamda azalmasına neden olmaktadır. Antral foliküller ise vajinal ultrasonla sayılmakta ve genel olarak 8-9 antral folikülü olan kadınların normal yumurtalık rezervine sahip oldukları kabul edilmektedir.
40 Yaşından Sonra Tüp Bebek
40 yaşından sonra azalan yumurtalık rezervi ile kadınların bebek sahibi olmaları zorlaşabilmektedir. Tüp bebek tedavisi uygulansa dahi elde edilen embriyolarda kromozom açısından anormallikler olması halinde gebelik gerçekleşse de komplikasyonlar meydana gelebilmektedir. Bu nedenle 40 yaş sonrası tüp bebekte ek tanı ve tedavi yöntemlerine başvurmak gerekebilmektedir.
40 yaşından sonra tüp bebek yaptırmak isteyen kadınlar için tavsiye edilen tanı yöntemlerinden bazıları şu şekildedir:
Anöploidi için İmplantasyon Öncesi Genetik Test (PGT-A)
40 yaş üzeri hastalara önerilen testlerden bir tanesi Anöploidi için İmplantasyon Öncesi Genetik Test (PGT-A) olmaktadır. PGT-A, tüp bebekte elde edilen embriyolardaki kromozomal anomalileri tespit etmek için kullanılan bir tarama yöntemidir.
Kadının yaşının ilerlemesiyle birlikte yumurta kalitesinde meydana gelen düşüş, 40 yaş üstü gebeliklerde kromozomal anomali olma riskinin çok daha yüksek olduğu anlamına gelmektedir. Anöploidiler olarak da bilinen kromozomal anomaliler, embriyonun genetik materyalinde çok fazla ya da çok az kromozom bulunmasıyla ortaya çıkmaktadır. Kromozom anomalileri, Down sendromu ya da Turner sendromu gibi genetik bozuklukların yanı sıra ciddi gelişimsel sorunlara da yol açabilmektedir.
Kromozomal anomaliler, her yaştan kadında implantasyon başarısızlığına ve düşüklere neden olabilmektedir. Bununla birlikte 40 yaş üzeri hamile kalmaya çalışan kadınlarda çok daha yaygın bir şekilde görülmekte ve hem anne hem de bebek açısından ciddi sağlık sorunlarına neden olabilmektedir.
Embriyoların PGT-A ile taranması, embriyo transferi için yalnızca kromozomal olarak normal embriyoların seçilmesine olanak tanımaktadır. Embriyonun PGT-A ile taranması, embriyoya zarar veren bir işlem olmadığı için embriyo açısından bir sorun yaratmamaktadır.
Sperm Analizi
40 yaşından itibaren erkeklerde de doğurganlık yavaş yavaş azalmaya başlamaktadır. Bunun nedeni sperm kalitesinin düşmeye başlamasından kaynaklanmaktadır. Kilo, genel sağlık ve sigara içip içmeme gibi faktörler de doğurganlığı etkilemektedir. Bu nedenle 40 yaş üzeri yalnızca kadın doğurganlığının değil, erkek doğurganlığının da incelenmesi gerekir. Sperm analizinde sperm örneği incelenerek gebeliğe engel bir anormallik olup olmadığı tespit edilebilmektedir.